Bir
takım internet sitelerinde veya tartışmalarda dile
getirilen
Pomakların ayrı bir monopol yapı içinde olması gerekliliği. Bu
konuya tamamen kendi yorumlama mantığım ile açıklık getirmeye
çalışacağım.
Ulus vurgusu hem teorikte, hem de pratikte sıkıntılıdır. Çünkü her ne kadar yetkilendirilmenin ön şartı ‘ulus’ olmak olsa da, ne ulus olmanın karakteristik özellikleri üzerinde bir uzlaşı sağlanabilmiştir; ne de ulus olmanın temeli kabul edilen özellikler, farklı gruplarca eşit bir şekilde (hatta aynı grupta farklı
zamanlarda aynı şekilde) temsil edilebilmişlerdir. Daha açık bir ifadeyle anlatırsam, Fransız Devriminden sonra ulusa ait bir ayrıcalık, bir hükümdar, yönetici sınıf ya da yabancı boyunduruğu altında yaşamak istemeyen her ‘ulus’ un, hangi egemen devlete ait olacağına ve ne tip bir hükümet altında yaşayacağına dair ‘siyasi’ kaderini belirleme hakkı olarak yorumlanmıştır. Halk olmanın belirlenen en önemli koşulları ise: azınlık halindeki grubun ortak bir kimliğe sahip bulunması; sahip olduğu kolektif kimliği koruma isteği taşıması; belirli bir toprak parçası üzerinde çoğunluğu oluşturması ve kendisini temsil eden örgütlü bir yapıya sahip olması olarak belirlenmiştir.
Ancak bu şartları taşıyan her halkın, doğrudan bir self-determinasyon hakkının mutlaklığı hukuken kabul edilmemiştir. Temel insan hakları ihlallerinin yaygın olduğu devletlerde yaşayan halkların da self-determinasyon hakkı olduğu konusunda uluslararası toplumda bir uzlaşı sağlanmamıştır. Dolayısıyla, hangi halkların selfdeterminasyon hakkının var olduğu konusu tartışmalıdır. Self-determinasyon, ayrılma hakkı olarak yorumlandığında var olan düzen temelden sarsılacağından, hakkın bu anlamda yorumlanışı çoğunlukça reddedilmiş ve self-determinasyonun ayrı
devlet olma bağlamında yorumlanması uzunca bir süre yalnızca sömürgelerin tasfiye edilmesi kapsamında kabul edilmiştir. 1960 yılında, BM Genel Kurulunun 1514 sayılı “Sömürge Yönetimi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine İlişkin Bildirisi” her halka self-determinasyon hakkını tanışa da, bir ülkenin ulusal birliğine ve toprak bütünlüğüne tehdit eden durumların, BM Şartının amaç ve ilkeleriyle bağdaşmadığı vurgulamıştır. Böylelikle sömürge yönetimindeki halkların bu hakkı, uluslararası hukukun uti posşidetiş jüris ilkesi gereği sömürgecinin toprak bütünlüğüne kastetmeden kullanması istenmiştir. Tanımını yapacak olursam ayrılma, “egemen, bağımsız devletin içindeki bir bölgede başlatılan ani ve tek taraflı bir bağımsızlık hareketidir”. Ayrılma dar anlamıyla, bağımsızlığın ilanına dair girişilen de uluslararası siyasi sistemdeki güç dengesini göstermektedir. Fakat her halükarda uluslararası insancıl hukuk, uluslararası sistemdeki güç dengesinin izin verdiği ölçüde olumlu bir etki yaratabilmektedir.
Genellikle kültürel farklılıklardan kaynaklanan siyasi problemlerin ve toplumlar arası çatışmaların, ayrılma yoluyla çözümü son derece radikal bir karar olduğundan bu durumu meşrulaştıracak belirli şartlar oluşturulmaya çalışılmıştır. Egemen ulusun kültürel hâkimiyet yoluyla, dezavantajlı konumda olan alt etnik grubun kültürünün asimile edilme tehlikesi altında olması ve devletin mazlum toplulukla iletişime geçmeyi reddetmesidir. BM ise ayrılığı ancak artık barış içerisinde yaşamanın ve iç self-determinasyonu sağlamanın mümkün olmaması halinde meşru görmüştür. Kısacası, eğer iç self-determinasyonun gerçekleşebileceği yönünde makul bir ihtimal bulunuyorsa, dış self-determinasyon kararı verilmemektedir. Ayrıca, self determinasyon hakkı çıkar odaklı yorumlanarak hukuki olmaktan ziyade siyasi bir hak haline dönüşmektedir. Bu makalemde , ayrılıkçı hareketlerin ulusal statü kazanmasının önündeki engeller olarak hem bu hareketlerden bazılarının kendi doğasından kaynaklanan durumdur.
Bu konuda politik sentezlerime ve Yazılarıma dönem dönem devam edeceğim.. Elimden geldiğince, zaman buldukça POMAK ulusal azınlık kavramı ile Etnisite ve Kimlik bunalımı paradigmasına ulusal Pomak ekseninide dikkate alarak Teorik katkılar sunmaya çalışaçağım. Si Zdrav - SAYGILARIMLA. Neşet Doğan
Yararlandığım Kaynaklar : İnternet sitelerindeki ilgili yazılar ve Abi-Saab Georges, “Wars of National Liberation ın the Geneva Conventions and Protoçols”, Recueil des Cours, Vol.165, 1979, s.353-445. - Aksar Yusuf, Uluslararası Hukuk I, 3. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015. - Aral Berdal, “Kollektif Bir İnsan Hakkı Olarak ‘Halkların Kendi Kaderlerini Tayin - Hakkı’”, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt. 21-22, 1999-2000,s.109-120. - Ataöv Türkkaya, “Terrorism versus Liberation Movements in International Law”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt.42, No. 1, 1987,s.15-47.